Pandemi Döneminde EIOPA

Pandeminin etkileri ve yeni normalin ne olacağını anlama çabaları hızla devam etmekte. Sadece günlük hayatımızın değil sektörümüzün de nasıl bir forma evrileceğini göreceğiz. Yakın zamanda deneyimlemediğimiz bu değişim dalgalarından en çok etkilenecek kurum ise hiç kuşkusuz sektörün en öndeki dalga kıranları olan düzenleyici kurumlar ve bunların içinde de EIOPA olacak.  

EIOPA (European Insurance and Occupational Pensions Authority – Avrupa Sigorta ve Emeklilik Düzenleyici Kurumu) ile 2012 yılında İtalya’da çalışmaya başladığımda tanışmıştım. Gelişmekte olan ülkeler için mevcut düzenleyici kurumunun üstünde başka bir çatı kurum olması alışıldık bir durum değil, dolayısıyla EIOPA’nın sektör için oynadığı rolün önemini anlamam da zaman almıştı. Ancak özellikle Avrupa Birliği ‘Tek Pazar’ kavramının tartışıldığı günümüzde EIOPA, sermaye yeterliliği düzenlemelerinde olduğu gibi yine öncül bir rol üstlenmekte.

EIOPA ilginç bir yapıya sahip. Avrupa Birliği yönetim organlarından Avrupa Parlamentosu’na (European Commission) bağlı olarak faaliyet göstermekte ve ESFS (European System of Financial Supervision – Avrupa Finansal Düzenleme Sistemi) oluşumunun bir parçası. ESFS’ye bağlı olarak EIOPA ile birlikte EBA (European Bankıng Authority – Avrupa Bankacılık Düzenleyici Kurumu), ESMA (European Securities and Market Authority – Avrupa Menkul Kıymet Piyasaları Düzenleyici Kurumu) ve ESRB (European Systemic Risk Board – Avrupa Sistemik Risk Yönetim Kurulu) oluşumları da yer almakta. Bu kurumlar Avrupa Birliği’nde finansal sistemlerin düzenlenmesi için gereken teorik altyapının oluşturulduğu Lamfalussy Süreci’nde (Lamfalussy Process) 3. seviye kurumlar olarak belirlenmişler. 2003 yılında CEIOPS adıyla kurulan ve 2011 yılında şimdiki adını alan EIOPA, sigorta pazarının özelliklerinin ve rekabet koşullarının korunmasını ve fiyat istikrarının sağlanmasını amaçlamakta.

Harvard’ın harika fikirleriyle sürüden ayrılan profesörlerinden Dani Rodrik’in ‘The Globalization Paradox’ kitabı da, içerisinde adı birebir geçmese de EIOPA’nın fonksiyonlarının önemi ortaya koymakta. Kitabında yararlı ve sürdürülebilir bir küreselleşmenin nasıl olması gerektiği hakkında fikirlerini paylaşan Rodrik, Avrupa Birliği’nde oluşturulmak istenen kurumsal yapının üyeleri için önemine dikkat çekerken hiper-globalizasyon riskine karşı bizi uyarmakta ve aslında entegrasyonun nerede bitmesi gerektiğini de göstermekte. Küresel finansal sistemdeki kırılganlıkların üstesinden ancak küresel ölçekte düzenleyici kurumların varlığı ile gelinebileceğini belirten Rodrik, Avrupa Birliği özelinde bu amacın kısmen başarılabildiğinin, bu şekilde ülke sektörleri arasında entegrasyonun sağlanabildiğinin ve gerçek anlamda ‘Tek Pazar’ kavramının oluşturulabildiğinin altını çizmekte. Rodrik’in değindiği diğer bir konu ise ekonomik ve siyasal entegrasyon amacıyla bir araya gelmiş ülkeler arasında entegrasyon isteği açısından genellikle bir eksikliğin bulunmadığı, ancak uygulamada aynı birlikteliğin yakalanamadığı yönünde. EIOPA’nın önemi de işte bu aşamada ortaya çıkmakta. Düzenleyici kurumlar üzerinde gözlemci (oversight) rolünü her zaman öne çıkaran EIOPA, raporlama fonksiyonlarının yanında Avrupa Birliği üye ülkelerindeki düzenleyici kurumların işlerliğine ve sahadaki uygulamalarına da bir standart getirmeyi amaçlamakta.  

Pandemi gibi olağanüstü hal dönemlerinde de gördüğümüz gibi ülkeler arasında öncelikler değişebilmekte, birlikte hareket edebilme güdüsü azalırken çıkar farklılıkları ve dolayısıyla genel kabul gören düzenlemelerin maliyeti inanılmaz düzeylerde artmakta. EIOPA gibi, kurumlar ve ülkeler üstü bir göz sistemin kriz zamanlarında bile önceliklerini kolayca belirleyebilmesinin ve yeni normale hızla uyum sağlanabilmesinin garantisi olmakta.  

#EU, #ESFS, #ESRB, #EIOPA, #LamfalussyProcess, #DaniRodrik, #Globalization, #HyperGlobalization, # #AIZAConsulting, #ZeynepStefan  

 2,015 total views,  1 views today

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published.