Moore Yasası InsurTech’de de İşler mi?

Moore Yasası, ilk defa Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore tarafından ifade edilen ve her iki yılda bir bilgisayarların işlem kapasitesinin iki katına çıkacağını, ancak maliyetlerin aynı kalacağını ve hatta düşme eğilimine gireceğini ifade eden bir kurallar bütünü. Moore Yasası’nı David Eagleman’ın ‘The Brain: Story of You’ adlı kitabında okuduğumda aklıma bu yasanın sigorta sektöründeki teknolojik atılım, kısaca InsurTech, için de geçerli olabileceği fikri gelmişti. Moore, yasasını bilgisayarın mikroişlemcileri ve transistörler üzerine kurarak, bilgisayarların faaliyetlerini ve performansını belirleyen bileşenlerdeki değişimin hızının ve bu hızın getirdiği artan etkinin altını çizmişti. Benzer bir artan etki, InsurTech ile birlikte sigorta sektöründe de gözlemlenebilir mi? Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler başta gelmek üzere InsurTech, aslında teminat açığı (protection gap) sorunuyla boğuşan ekonomilerin varmak istediği noktaya, yeterli penetrasyona ulaşabilmeyi beklenenden daha hızlı sağlayabilir mi? Peki InsurTech’in nasıl gelişeceğini öngörebilmek için kullanabileceğimiz, başka disiplinlerden farklı kurallar var mı?

Öncelikle şunu söylemeliyiz, yarattığı etki bakımından InsurTech, literatürde yaratıcı yıkım olarak adlandırılmakta, yani bir paradigma değişimi. Bu kavram genellikle ekonomik analizlerde kullanılıyor olmakla birlikte, sistemin yapısal istikrarsızlık eğilimi içeren dinamik bir yapıya kavuşacağı, teknolojik gelişmeler ile mevcut şirket ve süreçlerin içeriden dönüştürüleceği, eski olanın yok edilerek yerine yepyeni bir yapının geleceği bir döngü olacak InsurTech. InsurTech için döngü kavramının kullanılmasını daha uygun buluyorum çünkü ilerlemelerle birlikte karşımıza devresel dalgalanmalar da çıkacak. Yani InsurTech’in de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olacak. Giriş bölümünde öncelikle sektörde teknolojik yeniliklerle birlikte yeni girişimler ortaya çıkacak. Gelişme bölümünde ise sektöre giren yeni girişimlerin beraberlerinde ekonomik canlanmayı getireceğini ve sektördeki cazibeyi arttıracağını göreceğiz. Yeniliklerin InsurTech’in gelişme dönemlerde yoğunlaşacağı ve büyümenin asıl ateşleyicisinin bu yoğunlaşmalar olacağı rahatlıkla söyleyebiliriz. Sonuç bölümünde ortaya çıkan yenilikler artık herkes tarafından kullanılabiliyor hale gelecek ve bu yoğun kullanım beraberinde gerilemeyi de getirecek. Ve bu, bir döngü şeklinde kendini tekrar edecek. Yani yenilikler yerleşip sonuç bölümüne girildikten sonra, bir sonraki yenilik dalgasına kadar ‘rutin’ bir dönem geçirileceğini söyleyebiliriz. Bu ‘rutin’ olarak adlandırılan dönemi çok önemli buluyorum, zira sektörde genel olarak istikrarı sağlayacak bileşen bu rutin dönemler olacak. (Burada bahsettiğim döngü aslında iktisat literatüründe Schumpeter’in devresel dalgalanmalar kuramı olarak adlandırılmakta, ancak InsurTech’in olası gelişimi ile ilgili fikir verir nitelikte).

InsurTech’in giriş bölümü olarak adlandırılan teknolojik yenilikler aslında dünya ekonomisini 21. yüzyılda dönüştürecek teknolojiler ve genel olarak 12 alanda gruplandırılmakta. Bu alanları 3D baskı (3D Printing); ileri teknolojik materyaller ve “anometaryeller” (Advanced Materials and Anomaterials); AI ve robotlar (Artificial Intelligence and Robotics) ; bioteknolojiler (Biotechnologies); enerjinin oluşturulması, depolanması ve transfer edilmesi (Energy Capture, Storage and Transmission); BlockChain; jeomühendislik (Geoengineering); birbiri ile konuşan ve çok sayıda sensorün bir araya gelmesiyle oluşan sistemler (Ubiquitous linked sensors); neuroteknolojiler (Neurotechnologies); programlama alanındaki yeni teknolojik gelişmeler (New Computing Technologies); uzay teknolojisi (Space Technologies); AR (Augmented Reality) ve VR (Virtual Reality) kullanımındaki gelişmeler olarak sıralayabiliriz. Mevcut durumları veya gelecekte yaratabilecekleri gelişmeler dikkate alındığında bahsettiğimiz 12 gruptan sekiz tanesi; AI, IoT, BlockChain, Drones, Robots, AR, VR, 3D;  günümüzde sigorta sektörü ile yakından ilişkilendirilmekte. Bu grupların sigorta sektöründeki kullanımlarına bu yazımda değinmeyeceğim, zira hemen hemen hepsini teker teker incelediğimiz yazılarımı hem Sigorta Gündem sitesinde hem de kendi sitemde (www.zeynepstefan.com) bulabilirsiniz.

Altını çizmek istediğim diğer bir nokta ise paradigma değişimlerinin tersinir özelliğe sahip olmaması. Yani geriye dönüşü yok! Bununla birlikte paradigma değişimleri sonrasında eski düzende lider olan alanın yeni paradigmada bu avantajını kaybederek gerileyebilmesi veya ortadan kaybolması çok olası. Şu anda sektörün dinamiği olan sigorta ürünlerinin InsurTech sonrasında eski önemini kaybedebileceğini veya günümüzde sigortacıların uzak durduğu risklerin (örneğin terör riski veya pandemik riskler) birden en karlı branşlar haline gelebileceğini görebiliriz.

Süreçleri tanımladıktan sonra aklımıza hemen hangi dönemi yaşadığımız sorusu geliyor doğal olarak. Bu soruya iki farklı cevabım var. Avrupa sigorta piyasası yukarıda bahsettiğimiz döngünün geç birinci evresini yaşamakta. Yani yeni teknolojileri tanıma ve sektöre ne kadar uygulanabilir olduğunu anlama yolunda yeterli çabayı (yaklaşık 4 yıl) gösterdi. Şimdi bu teknolojilerin son kullanıcı ile buluşturulma zamanı ki bazı alanlarda (örneğin 3D ve AR) kullanımlar başladı. Avrupa InsurTech ekosisteminde taşların yerine oturduğunu ve büyük oyuncuların (Munich Re, Allianz ve Swiss Re) köşeleri tutma yarışında olduğunu söyleyebiliriz. Harıl harıl fikir avında olan bu büyüklerin InsurTech alanında faaliyet gösteren gencecik girişimciler için harcadıkları enerji ve finansal imkanlar inanılmaz. Ama iki taraf için de fırsat penceresi artık kapanmak üzere. Sigorta sektörü için büyük satınalma ve satışların yaşanacağı yıl olacak dediğimiz 2018 için ise artık sona yaklaşıyoruz. 2019’da satınalma ve birleşme piyasasının bu kadar avantajlı olmayacağını, birçok nedenden dolayı, öngörüyorum. Bu nedenler ve ikinci cevabım ise başka bir yazının konusu olacak.

#InsurTech, #DisruptiveTechnologies, #CreativeDestruction, #JosephSchumpeter, #GordonMoore, #CircularFlow, #ZeynepStefan

 

 

 3,039 total views

Insurance Congress / Baku / 20-21st of June 2018

Frankly speaking, I did not know much about our sister country, Azerbaijan, its economic structure and insurance sector. (Please find a SWOT analysis of the country in my page) The kindly invitation of Xprimm for the Insurance Congress in Baku 20-21 of June 2018, converted this knowledge gap to a valuable opportunity for learning more from 200 audiences and speakers in the event.

The two-day conference started with the key note speeches of colleagues from regulatory body and they draw a very clear image of what the business currently has and how they imagine an insurance business within next 10 years. They underlined their economic dynamics and they already know even if the economic scale of the country is increasing faster, it should be supported with a solid insurance industry.

Fiscal incomes of the country are mainly concentered on its natural hydro-carbon sources. This concentration risk is found as the main threat of the economic conjuncture. The penetration rate of insurance business is already very low and there is another concentration issue among insurance companies. One insurance company produce nearly half of total gross written premium (GWP) just by itself. Diversification of insurance products (life or non-life) is low and the country still has a very long way on its financial deepening journey. (Please get in touch with me for more details of financial deepening and insurance business). Current, GWP mainly comes from compulsory insurance products and awareness for benefits of having any coverage is not sufficient.

In the first day of the conference, we discussed mainly about insurance business, penetration rates and how awareness should be increased (the traditional issues!). As I already underlined during my key-note speech, micro insurance can be a key for almost all obstacles in the market.

Not just for low-income countries, micro insurance can be very crucial also for developing and mid-income countries like Azerbaijan. (I already presented this idea during a two-day product roadshow in 2016. However it did not found enough “fancy” by my European colleagues :))

Notwithstanding, the current situation is changing dramatically. The magic touch of InsurTech is coming also for micro insurance and it will be the main converter for a “financially sustainable” micro insurance market. I would like to underline again the term of “financially sustainable”, because in today’s insurance industry, micro insurance projects are mainly performed for social responsibility and insurance companies do not (cannot) expect any financial benefits. The products are not profitable, processes still need manual touches and projects need extra financial support from contributors.

The main issue is, how InsurTech will change this picture? (As I tried to explain during my speech) First, with disruptive technologies, like AI, IoT and BlockChain, processes (mainly UW, claims, and collection) will be digitalized and operational costs will be mostly decreased. Insurers won’t need any traditional distribution channels for reaching their low-income customers. UW analysis and claims will be handled by AI programs which can be uploaded to smart phones. (In traditional side, every 30 cent of 1 dollar premium (%30) is spent for operational costs). In other words, main processes will be outsourced to customers. (Examples can be diversified) With its widening customer base, insurance companies will have more stable cash-flows (law of large numbers), they will be supporters, and in future business partners, of developing economies.

Last but not least, these mostly automatized business models will be references also for traditional channels and contribute to their transformation. Above all, all these changes occur in relatively very short time period.

 

 1,371 total views

Azerbaijan Insurance Conference 20-21 June 2018 / Baku

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 20-21 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen ve Azerbaycan sigorta sektörünün değerlendirildiği konferans ağırlıklı olarak Azeri sigortacıların katılımıyla başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 dinleyici için iki gün boyunca sigorta sektörünün yeni dinamiklerinden penetrasyonun nasıl arttırılabileceğine kadar birçok farklı konuda sunumlar gerçekleştirildi. Azerbaycan sigorta sektörünün varmak istediği noktayı anlamamız için ülke ekonomisinin mevcut durumuna bakmamız yeterli. Ülkenin ekonomik konjonktürü ile ilgili detaylı bir yazıyı Akıllı Yaşam’ın Temmuz sayısı için kaleme aldım.

Azerbaycan sigorta sektörü elindeki güçlü finansal kaynakları sigorta sektörünün en güçlü özelliği. Ekonomiyle olabildiğince paralel şekilde sigorta sektörünü de geliştirme ve güçlendirme isteği Azeri düzenleyici kurum yetkilileri tarafından konferans sırasında birçok kez dile getirildi. Ekonomisi daha çok karbon yakıt üretimine dayanan ve iktisadi tabiriyle rantiye bir ekonomi olan Azerbaycan, ekonomisinin sahip olduğu riskleri iyi yönetebilmek için de çabalamakta. Ülke genelindeki sigortalılık oranının düşüklüğü, sigortacılık ürünlerinin düşük çeşitliliği, sadece zorunlu sigorta türlerinde yoğunlaşan prim üretimi, şirket bazında prim üretiminde yaşanan yoğunlaşma ve tek bir sigorta şirketinin nerdeyse ülke prim üretiminin yarısını gerçekleştirmesi, tasarruf ürünlerine olan az talep ilk gözümüne çarpan riskler.

Benim de yer aldığım birinci günün ikinci oturumunda ise ağırlıklı olarak penetrasyonun nasıl arttırılabileceği ve olası çözüm yolları üzerinde durduk. Sigorta bilinci ve penetrasyon gibi iki önemli dinamiği aynı anda kabul edilebilir seviyelere çeken mikro sigortacılık, bu oturumun ana konusuydu.

Sadece düşük gelir grubunda yer alan ülkeler için değil gelişmekte olan ülkeler için de müthiş bir çözüm olarak gördüğüm mikro sigortacılığın geleceğinin InsurTech ile daha da parlak olacağına inanıyorum. Sunumda da ağırlık olarak InsurTech’in mikro sigortacılığı nasıl daha etkin ve finansal olarak sürdürülebilir kılacağına değindim. Özetle InsurTech ile mikro sigortacılığın bütün süreçlerinin yeniden düzenlenebileceğini, birçok adımın dijitalleştirilebileceğini ve böylelikle sigorta şirketleri için bir sosyal sorumluluk projesinden finansal olarak kar edebilecekleri ve müşteri tabanlarını inanılmaz geliştirebilecekleri bir branşa evrileceğini söyleyebiliriz. Geleneksel dağıtım kanallarına ihtiyaç duymayacak, teknik analiz ve hasar yönetimi gibi birçok sürecin müşteriler tarafından cep telefonlarındaki aplikasyonlar sayesinde yapılabileceği bir mikro sigortacılık modeli, geleneksel maliyet modellerinin (her 1 doların %30’u operasyonel maliyetlere gitmekte) de ötesine geçecek ve en az zorunlu sigorta türleri kadar tercih edilir olacak.

Halen sigorta şirketlerinin mali tevazu göstererek (yani zarar etmeyi göze alarak) gerçekleştirdikleri ve bir nevi sosyal sorumluluk projesi tadında yürütülen mikro sigortacılık InsurTech ile ileride daha çok duyacağımız bir sigorta türü haline gelecektir. Bununla birlikte InsurTech’in dönüştürücü etkisinin sadece mikro sigortalar için değil halihazırda zarar eden bütün branşlar için geçerli olacağını da sözlerimize eklemeliyiz.

#MicroInsurance, #InsurTech, #Penetration, #Awareness, #Digitalisation, #ZeynepStefan

http://www.sigortagundem.com/yazarlar/azerbaycanin-sigorta-atilimi-hem-kolay-hem-zor-yazisi/1333764

 2,414 total views