Almanya Sigorta Sektörü ve InsurTech Kapasitesi

Sigorta sektöründe artık ‘InsurTechHub’ olarak adlandırılan, yatırımlar için cazibe merkezi ve marka olmayı hedefleyen şehirler var. Amaçları ise geliştirdikleri yeni teknolojiler ve getirmek istedikleri farklı bakış açıları ile sigorta sektörünü dönüştürmek üzere yola çıkmış bebek (yeni kurulmuş veya kurulma aşamasında) veya genç şirketleri (kuruluş tarihinden itibaren 10 yıl geçmemiş, halka açılmamış, belli seviyenin altında yatırım alan)  kendi platformlarına çekmek.

Altyapısı elverişli, vergi avantajı sağlayan, kamu veya kamu dışı fonları geliştirme faaliyetleri için kolayca yönlendirebilen ve şirketlerin çalışmalarını akademik olarak da destekleyebilmek için özgür düşünce ortamlarına sahip bir üniversiteleri olan bu şehirler, yer aldıkları ülkenin de göz bebegi olmayı hedefliyorlar. Avrupa’da (Almanya dışında) Londra, Milano,Barselona; Amerika Birleşik Devletleri’nde San Fransisko ve Boston; Asya’da Tel Aviv, Pekin ve Hong Kong ilk akla gelenlerinden.

Sigorta sektörü büyüklüğünde dünya genelinde 301,8 milyar Dolar brüt prim üretimi  ile altıncı sırada, penetrasyonu ile dokuzuncu sırada (%6,1) sırada yer alan Almanya ise uzun zamandır ‘InsurTechHub’lar yaratmak için çalışmalarına devam etmekte. 2017 yılında ülke genelinde, start-up şirketlerinin yaklaşık %70’i Berlin’de kuruldu. Berlin’i %8,1 ile Hamburg ve %7,9 ile Münih takip etmekte. Dolayısıyla sigorta sektöründe faaliyet gösteren ‘start-up’lar açısından Berlin’in merkez olduğunu söyleyebiliriz.

Yatırımcılar için de durum benzer. 2017 yılında yapılan 2,21 milyar Euro değerindeki 202 yatırım işleminin %21 Berlin merkezli iken %11’i (genellikle kurumsal yatırımcılar) Münih’te ve %10 Franfurt’taydı. Yatırımcı profilinde ise sigorta ve reasürans şirketleri kurumsal yatırım firmalarını geride bırakmış gözüküyor. 2017 yılındaki yatırım faaliyetlerinin %83’i sigorta veya reasürans şirketleri tarafından gerçekleştirildi.

Almanya pazarında yerli yabancı birçok yatırımcı ve yatırım fonu faaliyet göstermekte. Bunların en büyüğü 2 milyar Euro yatırım hacmine sahip, Alman hükümetinin yönettiği KfW. Yabancı yatırımcılar arasında ise en büyüğü 1 milyar Dolar büyüklüğünde olan, Kaliforniya merkezli Y Combinator şirketi. Yatırımcıların %35’i Kuzey Amerika’dan gelirken %64’ü Avrupa merkezli ve sadece %1’i Çin’den. 2015 yılında 2,69 milyar dolarlık 124 yatırım işlemi ile performansının zirvesinde olan Alman InsurTech ekosistemi, 2016 ve 2017’de bu başarıyı yakalayamadı. Ancak dünya genelinde gayrısafi milli hasılada 2018 yılında %3.2, Avrupa Birliği ülkelerinde ise %2.3 büyümesi beklenmesi 2018’i yatırımlar açısından 2015’in parlak günlerine döndürebilir nitelikte.

Yatırımların dağılımına baktığımızda ülkedeki en büyük 100 start-up şirketinin aldığı toplam yatırımın 2018 yılı ilk çeyreğinde 8,5 milyar Dolar’a ulaştığını görüyoruz. Sıralamadaki en büyük 10 şirketin toplam yatırımı ise 1,3 milyar Dolar. Şirketlerin %10’unun yatırımın %15’ini alması dengeli bir dağılım olarak değerlendirilebilir. Piyasada direk yatırımla birlikte kaynak yaratmak için kullanılan diğer bir yöntem ise örneğini Türkiye’de henüz görmediğim ICO (Initial Coin Offer). Basit bir şekilde anlatacak olursak, ICO’da şirket sahibi yaratmak istediği değeri belli bedeller karşılığında yatırımcıların risk iştahına göre satışa çıkarıyor ve ihtiyacı olan finansal kaynağı yaratmış oluyor. Direk yatırım gibi diğer kaynak sağlama faaliyetlerinden farkı ise şirketinin yönetim kademesine yatırımcı kurumdan kimseyi kabul etmek zorunda olmaması.

 

Yatırım alan şirketlerin %61’i sigorta değer zincirinde bir gelişme yaratmayı amaçladıklarını ve %30’u ise aracısız bir sistem üzerinde çalıştıklarını belirtmiş. Bu gruptan sadece %9 sigorta sektörünü tümden dönüştürmeyi amaçladığını dile getirmiş. Bu yüzdeler bana Munich Re’de uzun yıllar görev almış ve periyodik olarak bir araya gelip InsurTech konuştuğumuz bir iş arkadaşımın tespitini hatırlattı. Yatırımların sigorta şirketlerine sağlayabileceği marjinal faydayı konuşurken, sigorta sektöründe risklerin aslında değişmediğini ve yapılan yeniliklerin kulağı farklı bir şekilde tutmaktan öteye gidemeyebileceğini söylemişti. Start-up şirketi sahiplerinin %60’nın da benzer bir şekilde düşünmesi dikkate değer! Burada bahsettiğimiz ‘InsurTech’deki marjinal fayda ve sigorta şirketlerinin bu faydayı nasıl değerlendirebilecekleri ise başka bir yazının konusu olacak kadar detaylı ve önemli bir başlık.

 

Alman ekonomisi, geleneksel sigortacılık sektörünün büyüklüğünü yeni dönemde de korumak amacıyla 2012 yılından beri kurduğu inisiyatifler (German Federal BlockChain Association, MunichInsurTechHub, FrankfurtInsurTechHub, BerlinTechLab vd.), hem kamu hem de kamu dışı fonlar ve akademik araştırma faaliyetleri ile parlak fikirlerin yeşerebileceği bir ekosisteme sahip. Yerli yabancı birçok yatırımcıyı ülkede ofis açmak ve sektöre direk yatırım yapmak yönünde cezbeden bu verimli yapının bir benzerinin de ülkemizde oluşturulması dileğiyle.

#InsurTech, #GermanInsuranceMarket, #SWOTAnalysis, #InsurTechHub, #ZeynepStefan

 1,454 total views,  1 views today