Düzenleyici Kurumların Önemi
Avrupa Birliği bünyesinde bulunan birçok ülkede bankacılık ve sigortacılık sektörleri tek bir düzenleyici kurum tarafından yönlendirilir. Bağımsız düzenleyici kurumların sağladığı avantaj özellikle finansal zeminin kaygan olduğu dönemlerde önemini bir kez daha gösteriyor.
Düzenleyici kurumlar sektörler için, konumuz itibariyle sigortacılık sektörü için büyük önem taşımakta. Düzenleyici kurumu oluşturan üyeler, yetki alanları, denetim teknikleri, faaliyetlerindeki tarafsızlık ve etkinlik, ne kadar bağımsız olabildikleri, sahip oldukları sigortacılık tecrübesi gibi kriterler sektörde faaliyet gösteren oyuncular açısından karlılıkları, sektöre girmek isteyen oyuncular açısından ise sektörün sağlıklı yapısı hakkında fikir vermekte.
Şeffaflık ve Bağımsızlık
Düzenleyici kurumların sigortacılık sektörü için gerçekleştirdikleri faaliyetler hizmet standartlarını korumak, müşteri çıkarlarını korumak, hizmet fiyatını belirlemek, rekabeti kolaylaştırmak, sektörün verimliliğini ve yatırım açısından cazibesini arttırmak ve sektör oyuncuları tarafından sunulan hizmetlerin devamlılığını sağlamak gibi ana başlıklar altında gruplandırılabilir. Bu faaliyetleri gerçekleştirirken kullandıkları enstrümanlar ve bu enstrümanların ne kadar şeffaf ve adaletli olduğu, düzenleyici kurumun bağımsızlığı, denetim mekanizmasını hangi etkinlik seviyesinde kullanabildiği piyasada yer alan veya yer almak isteyen oyuncular açısından büyük önem taşır. Bu uygulamalar aslında sektörün ne kadar büyüyebileceğini de belirler. Zira düzenleme ve denetleme fonksiyonları açısından beklenilen kalite ve şeffalık özelliklerini sağlayamayan düzenleyici ve denetleyici kurumların olduğu piyasalar uluslararası yatırımcılardan hak ettikleri ilgiyi göremez.
Yatırımcılar piyasa girmek için piyasa yapısının şeklen iyileştirilmesini bekler. Bununla birlikte sadece şekil olarak bağımsız olan veya uygulamaları açısından sektörde yer alan oyuncuların hepsine eşit mesafede olmayan düzenleyici kurumlar düzenleme tuzaklarını (regulatory captures) gündeme getirir. Düzenleme tuzaklarının yer aldığı bir sektör de hiçbir düzenlemenin yer almadığı bir sektör gibi yatırımcısına gerekli güveni sağlamaz. Düzenleme tuzakları sayesinde sektördeki dengeler, kısa vadeli planlar uğruna, haksız olarak bazı oyuncuların aleyhine, bazı oyuncuların ise lehine olarak değiştirilir. Kısa vadede lehine düzenleme yapılan oyuncu için avantaj sağlansa bile orta ve uzun vadede her iki taraf için de ciddi sorunlar ortaya çıkarır ve en önemlisi tüketici ve yatırımcı gözünde piyasa olan güven zedelenir.
Denetleyici Kurumların Bağımsızlık Kriterleri
İlgili akademik araştırmalar ile desteklenmekle birlikte bir denetleyici kurum, kurumun başkanlık statüsüne sahip olup olmadığı, yönetim kurulu üyelerinin varlığı ve statüleri, yetkilerinin özellikleri, organizasyonel yapıları, diğer kurumlarla olan ilişkilerinin yapısı ve siyasi irade ile bağlantıları gibi bağımsızlık kriterlerine göre değerlendirilir. Avrupa Birliği finansal normları, siyasi etkiden uzak, sektörün düzenlenebilmesi ve denetlenebilmesi için gerekli bilgi birikimine ve tecrübesine sahip bir düzenleme ve denetleme kurumunun oluşturulmasını mecburi kılar.
Türkiye şartlarında ise kısa vadede tam bağımsız bir model oluşturmanın zorluğu göz önüne alındığında, yarı bağımsız bir modelin oluşturulması dahi sektörün ihtiyaç duyduğu sağlam yapıyı meydana getirme açısından önemli bir adım olur. Finansal piyasaların birbirleriyle olan yüksek iletişim ve etkileşimleri de göz önüne alınınca bu kurumun bütün finansal piyasaların düzenleme ve denetleme yetkisini tek elde toplaması etki alanını genişletir. Sektörün ihtiyaç duyduğu ivmeyi oluşturur.
Düzenleyici ve denetleyici kurumun bağımsızlığı, hesap verebilirlik özelliğini de beraberinde getirir. Hesap soran statüsündeki denetleyici kurum, uygulamalarının doğruluğu hakkında hesap vermeli, uygulamalarının tarafsızlığı ve doğruluğu ise kamu vicdanında ve şirketler nezdinde lekesiz olmalıdır. Kurumun bütçesi, sektörün ihtiyacı olan etkinliği sağlayabilmeli, yeterli ve kaliteli işgücünü istihdam edebilmelidir. Eğer mevcut ise dağınık ve/veya parçalı karar alma süreçlerinin yarattığı belirsizlik ortamı, kurumun karar alma süreçlerinin detaylı bir şekilde belirlenmesiyle giderilmelidir.
Avrupa Birliği ve Türkiye örnekleri
Düzenleyici kurumların mevcut statülerini, finansal piyasalar açısından, Avrupa Birliği ve Türkiye örnekleri üzerinden değerlendirdiğimizde ise Avrupa Birliği üyesi birçok ülkede finansal piyasaların düzenleme ve denetleme kurumlarının tek bir çatı altında toplandığını ve bu kurumun uygulamalarının siyasi otoriteden uzak bir şekilde bütün oyunculara eşit mesafede gerçekleştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu aşamanın bir sonraki adımı, şu anda üzerinde çalışıldığı üzere, yüksek etkileşim gösteren ülke finansal piyasalarının Avrupa Birliği çatısı altında tek bir düzenleyici kurum tarafından yönetilmesi.
Avrupa Birliği bünyesinde yer alan ülkelerin düzenleyici ve denetleyici kurumlarının üstünde yer alacak olan bu kurum, ülke siyasi otoritelerinden bağımsız olarak Avrupa Birliği’ne ihtiyacı olan finansal istikrarı sağlayacak ve Birliğin finansal anlamda mevcudiyetinin mimari olacak.
Bu aşamada en önemli kriter olan siyasi otorite bağlantısının sınırlandırılması ise kurumların görevleri, yetkileri ve sorumlulukları alanında olası karmaşaların önüne geçmeyi ve bütün oyunculara aynı mesafede durabilmeyi amaçlamakta. Böylelikle değişen siyasi iradenin finansal piyasalara etkisi çok az olacak. Sektörün büyümesi ve sağlıklı gelişmesi için gerekli olan bu özelliklerin önemi, olası finansal sıkıntılarda ve gerçekleştirilmesi gereken düzenleme ve reformların sağlıklı olarak uygulanmasında bir kez daha öne çıkmakta.
Türkiye finansal piyasaları, düzenleyici kurumların konsolidasyonu açısından alması gereken uzun yolla birlikte, düzenleyici kurumların bağımsızlığı açısından da öncelikle ilerleme kaydetmeli. Sektörün arzu ettiği uzun ömürlü ve sağlıklı finansal yapılara sahip, düzenleyici kurumlar tarafından eşit mesafede yaklaşılan ve desteklenen şirketlerin varlığı yatırımcılar açısından sektörün cazibesini arttırır. Bu durum, arzu edilen finansal derinliği, ürün çeşitliliğini ve en önemlisi şirketlere ve sektöre olan güveni beraberinde getirir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsız bir şekilde gelişip güçlenmesi müdahaleci iktisadi politikaların önüne geçilmesi için de önemli bir adım olur.
Denetleyici kurumların kaliteli yapısı, sektör için itici bir dinamik olarak sektörün finansal ve insani yapısının kalitesini arttırır ve sektörün kaliteli işgücü tarafından tercih edilmesini sağlar. Türkiye gibi birbiriyle etkileşimi yüksek olan finansal piyasaların tek bir bağımsız kurum tarafından düzenlenmesi ve denetlenmesi, ihtiyaç duyulan istikrarlı ve kaliteli yapıyı beraberinde getirir. Bankacılık sektörünün sahip olduğu yüksek ivme sigortacılık sektörü açısından da itici bir güç oluşturarak sektörün hak ettiği derinliğe ve yapıya kavuşmasına yardım edecektir.
#RegulatoryCaptures, #RegulatoryBody, #RegulatoryRisk, #ERM, #ZeynepStefan
3,126 total views