40 Yaşım
00.30 – Fethiye
Yaklaşık 13 saat sonra harika bir 40 yılı geride bırakmış olacağım. Bu yaşıma, aldığım nefese, sahip olduklarıma bin şükür. Mensup olduğum jenerasyonun aksine yaşımı hiç saklamadım. Yaşanmamış/yaşanamayan bir ömür içerisinde olanın, vardığı nokta ile olmak istediği yer arasında önemli bir fark olduğunu düşünen kişinin yaşını sakladığını düşünürüm hep. İnşallah önümüzdeki 40 yılda da saklama ihtiyacını hiç hissetmem, yaşınızı hiç göstermiyorsunuz gibi iltifat olduğu düşünülen sözlere de güler geçerim.
2 sene önce doğum günümde 40 Yaşıma bir mektup yazmıştım (https://zeynepstefan.com/40-yas-40-kitap-4-dil-4-ulke-ve-4-diploma/). 40 yaşıma kadar yılda en az 40 kitap okumayı, günlük en az 40 sayfa okumayı, 4 diploma sahibi olmayı, 4 ülkede yaşamayı ve 4 dil konuşmayı istediğimi ve önümüzdeki iki senede bunları gerçekleştirmek için çalışacağımı anlatan bir mektuptu. 2 sene sonra 40 yaşıma girerken iki sene önceki bana bakıyorum. Bu dileklerimin hepsini, çok şükür, gerçekleştirmekle birlikte (4 ülke dışında, 3 ülkede kaldım😊) iki senenin sonunda kendime koyduğum hedeflerin ne kadar boş olduğunu düşündüm bugün. 40 yaşında, kariyerinde iyi bir noktaya varmış, iyi eğitim almış ve ömrünün artık şimdiye kadar aldıklarını ve öğrendiklerini paylaşacağı bir döneminde olduğunu düşünen biri olarak basit hedefler koymuşum dedim kendi kendime.
Bu sefer ne zamana kadar gerçekleştirebilirim bilmiyorum ancak biraz daha yapısal ve dönüştürücü hedefler belirledim eğer bir 10 sene daha bu kadar kitap okumak, bu seviyede spor yapmak ve beynimi gün içerisinde bu kadar yüksek konsantrasyonla çalıştırmak istiyorsam. Bu hedefimi de aslında herkesin bildiği bir ‘Tweet’de buldum: Az Ye – Az Uyu – Az Konuş.
Az yemek bu hedeflerin içerisinde muhtemelen en çok bilineni. Benim için ise az yemek aslında kendimi sonraki 40 yıla (inşallah) hazırlayacak bir temel, daha iyi tüketerek vücudumun her geçen gün azalan enerjisini daha faydalı kanallara aktarabilmek. Şerri olduğunu bildiğim anlık hazzın zamana yayılabilmesi için yapılması gereken. Vücudumun bu uzun yolda benimle yürüyebilmesi ve beynimi daha sağlıklı besleyebilmesi için gereken koşullardan biri ki son zamanlarda keşfettiğim bu zorlu ancak sonuçları fikren inanılmaz şekillendirici durumu uzun yıllar devam ettiririm umarım.
Az uyumaktan anladığım ise aslında sadece az uyumak değil, uyumam gerektiği kadar, başımı yastığa daha huzurlu ve vicdanı rahat koyabileceğim kadar uyumak. Son dönemlerdeki gelip geçen sıkıntılarla birlikte zaten gerçekleştiriyor olmakla birlikte artık bilinçli şekilde bunu rutin haline getirmek 40 yaşımdan sonraki hayatım için yeni hedefim olacak.
Az konuşmak ise bambaşka. Sadece az konuşmak değil; yerinde konuşmak, yeterince konuşmak, yeterince susmak ve belki de en önemlisi yeterince soru sormak; iletişimi kesmek ve çoğu zaman kafamda dolaşanlarla baş başa kalabilmek. Boş konuşmaya, gereksiz açıklamalara, belki de kendimi hiç gerçekten açıklayamayacağım durumlara akıtacağım enerjiyi daha fazla değer yaratacağım bir yere akıtmak ve öyle bir yer kesinlikle var. Özellikle az konuşma muhtemelen üzerinde en çok çalışmam gereken hedefim olacak ki ileride hala fikirlerinden faydalanılabilecek biri olmak istiyorsam öncelikle bunu başarmalıyım.
Bu üç hedefle birlikte son zamanlarda sadece taklitle başladığım ancak sonrasında beni ne kadar şekillendirdiğini gördüğüm iki durum var ki bana aslında bazı şeylerin böyle de başlayabileceğini, sırf birilerine göstermek için yapılabileceğini ancak sonrasında kendi derinliğini bulabileceğini gösterdi. Bu edindiğim ve uzun yıllar aksatmadan devam ettirmek istediğim iki alışkanlık ise umarım beni ömrümün sonuna kadar takip eder, elimden düşürmediğim bir kendi kendini hatırlama eylemi (tespih çekmek gibi) olarak benimle kalır.
Nice güzel ve her şeyden önce hayırlı yaşlara.
#ZeynepTuran, #AboutMe, #AIZA
Göcek, 11/07/2022 01.30
Harika bir yaşa harika bir doğum günü. Tıpkı bana benzeyen bir doğum günü. Daha önce hiç gitmediğim, görmediğim bir yerdeydim. İnşallah yeni yaşımda da birçok harika yeni deneyimim olur. Kardeşim, annem, en önemlisi evlatlarım. İnşallah yeni yaşımda da hep sevdiklerimle çevrili olurum. Daha önce gitmediğim bir yerde daha önce yüzmediğim sularda dalgalarda battım çıktım. O alabildiğine geniş ve kimsenin olmadığı kumsalda o yoğun dalga sesinin bin yıllarca yankılandığını ve benden sonra da belirlenen zamana kadar yankılanıp duracağını gördüm. Ne kadar ufak ne kadar sıradandım. O büyüklük ve kumsaldaki o genişlik beni belki de ilk bebeklik anıma götürdü. Belki sadece hayal ürünü bu anı. Köşede yüzüm duvara doğru oturuyorum halının üzerinde. Ne kadar küçük olduğumu anladığım ilk an. Üzerinden en az 39 yıl geçtikten sonra da yine aynı his. Kocaman, ıssız bucaksız bir kumsal. Kimse yok. Tuzlu olmayan daha soğuk bir su ile birleşiyor ve uzuyor da uzuyor. Yürüsem bitmez, yüzsem bitmez, rüzgârı bitmez. Köşedeki antik kent Letoon ise bu sert rüzgârın ve dalgaların güçlü seslerini belki benden daha uzun süre dinlemiş kişilerin eski evi. Ne harika bir yapı. Pagan döneminin tapınaklarının taşlarından erken dönem Hristiyan bir bazilika yapabilen pragmatist insanlar. Ne şahane bir medeniyetmiş ve aslında o da ne kadar küçük kalmış. O ihtişam, o taşlar, o amfitiyatro gitmiş. Yerine taşlardan biten bitkiler ve bakmaya doyamayacağın zeytin ağaçları gelmiş. Bir şeyler yapıyorsun. Belki kendince harika. Ancak anlıyorsun ki bitecek ve yerine senden bağımsız daha harika bir versiyon gelecek. Biteceğini bile bile, bir gün kimsenin hatırlamayacağını bile bile yapmaya devam etmek. Nerden gelecek bu motivasyon? Bazılarının kaynağa ihtiyacı yokmuş.
Tabi ki sadece yüzmekle kalmadım, belki de haftalarca kaplumbağa yumurtalarını kirleten çöpleri de topladım. Tıpkı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın söylediği gibi: ‘Gölgede kalanın izi kalmaz!’ Ben de gölgede kalmadım. O harika yerde elime plastik poşetler aldım, şişeleri, yakılmış çöpleri, sigara izmaritlerini topladım. Ayaklarım yandı kızgın kumda, ancak toplamaya devam ettim. İzimi bıraktım. Belki çok ufak, ama gidişatı değiştirebilecek kadar değerli. Toplarken sürekli dua ettim. Bu izmariti burada kuma gömen sigarayı bıraksın, bu çöpü atan ıslah olsun…
Harika bir gündü, en harika doğum günümdü. Hiç abartı değil, sadece tevekkül ve heyecan. Sadece samimi ve yalın. Sadece beklenmedik ve yakın. Belki ilk defa olduğumla, olamadıklarımla, neyim varsa, neyim yoksa farkına vararak geçirdiğim ilk gündü. Tam da yeni hedeflerime uygun oldu diye düşündüm. Şükrettim, şükrettim, şükrettim…
1,585 total views, 1 views today
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!