Hindistan 2025 Ödeme Sistemleri Vizyonu ve Türkiye İzdüşümleri
Bir akademisyen olarak rapor okumaya sondan başlarım; hangi kaynaklar kullanılmış, dokümanda hangi kısaltmalar var, bilmediğim bir kavram var mı vb. Hindistan’ın bence daha uzun vadeye yayılması gereken ödeme sistemleri projeksiyonunu da sondan başlayarak okumaya başladım.
Öncelikle Türkiye Merkez Bankası’nın yıllar önce ödeme sistemleri kontrolünü eline almasıyla ilgili kararının ne kadar doğru olduğunu, ödeme sistemlerinin parasal kontrol ve etkinliğin sağlanması amaçları için ne kadar önemli olduğunu ve Merkez Bankası’nın asli görevleri arasında yer aldığını dünyanın en büyük altıncı ekonomisinin hazırladığı projeksiyon vasıtasıyla bir kere daha teyit etmiş oluyoruz. Dikkat çekici bir başka nokta ise henüz diğer muadillerinde görmediğim bir farkındalık; RBI (Reserve Bank of India) aslında parasal sistemin yeniden dizayn edildiğini/edilmesi gerektiğini görerek kendi pozisyonunu da güncellemekte ve gelecekte geriden gelmeyeceğinin ve finansal sistemlerin yolunu yaratıcı özelliğini daha etkin şekilde gerçekleştireceğinin de altını çizmekte. Tam olması gerektiği gibi! (Bununla birlikte 2001 yılından beri bu paradigmaya sahip olduklarını söylüyorlar ki bence biraz abartmışlar, olsaydı şu anda halen kripto para çamurunda debelenmezlerdi.)
Altı çizilmesi gereken ilk ve en önemli nokta Hindistan’ın iç kaynaklarının kullanımına verdiği önem. (Bu özelliği ile de Türkiye ile benzerlik gösterdiğini kolaylıkla söyleyebiliriz) Raporun genelinden aldığım hava Hindistan’ın nüfusu, iktisadi yapısı ve dünya ekonomisindeki yerini bilerek davrandığı ve bu ölçekte bir büyüklüğü farklı ülkelerin kullanımına sunmayacağı; kendi veri yapısını oluşturacağı, kendi tüketiciyi koruma kanunlarını uygulayacağı, kendi suiistimal önleme mekanizmasını kullanacağı ve mevcut uygulamaları tek bir platforma bağlayacağı, hemen hemen bütün milletlerin peşinde olduğu paranın seyri verisini büyük bir dikkatle ve kendi belirleyeceği yüksek standartlar ile ve sadece kendi toprakları üzerinde koruyacağı.
Paranın seyrine dahil olan her kişi ve kurumun regülasyona tabi olacağını ve ‘short-cut’lara kesinlikle izin verilmeyeceğini belirten RBI (ki ülkemizde Merkez Bankası’nın da yaklaşımı da bu şekilde), ödeme sistemlerinde hız, etkinlik ve her yerden ulaşılabilme standartlarının ülke geneline yayılması gerektiğine de işaret etmekte. (Ancak bu ulvi amaçlara hangi yollardan varılacağı belirtilmemiş doğal olarak) İşte burada harika bir yol ayrımı karşımıza çıkıyor ki hangi yola sapılması gerektiğine sadece risk yöneticileri ve iktisatçılar karar verebilecek!
RBI’nın belirttiği hız aslında opsiyonel. Örneğin bu hızı ECB (European Central Bank- Avrupa Merkez Bankası) gibi geri plana itip daha temkinli ve garanti gidebilirsiniz ancak bölge avantajınızı, paranızın rezerv para olma talebini ve senyoraj hakkının getirdiği kolaylıkları kaybedersiniz. Veya son sürat dalabilirsiniz, artık karşınıza ne çıkarsa. Karşınıza ne çıkarsa dedim çünkü daha önce yapılmadığı için bir ülkenin ödeme sistemlerinin dijitalleştirilmesi ve paranın takibinin her adımda kolaylıkla yapılabilmesinin nasıl bir his olduğunu henüz bilmiyoruz. Bu alınabilecek bir risk, eğer kaybedecek çok bir şeyiniz yoksa, eğer orta gelir tuzağında debeleniyorsanız, eğer dışa bağımlı ve kırılgan ekonominizi bir yerlere getirmek istiyorsanız. Tıpkı Türkiye gibi. Üstelik Hindistan’dan daha küçük (bayağı küçük – Hindistan 3.250 milyar Dolar GDP ile altıncı sırada, Türkiye 844,5 milyar Dolar GDP ile 22. Sırada – neredeyse dört katımız kadar büyük) olduğumuz için bu riski de görece daha kolay alabiliriz. Ancak bu cahil cesaretinin mutlaka sıkı iktisadi politikalar ile beslenmesi, senaryoların çok iyi belirlenmesi ve özellikle Merkez Bankası’nın piyasaya müdahalede kullandığı unsurlara etkin ulaşımının garanti edilmesi gerekmekte. Teknolojinin de mutlaka Türkiye’de geliştirilmesi gerekiyor ki son dönemde çok popüler olan ‘yerli ve milli’ kavramına asıl ihtiyacımız olan yer tam da burası.
Hemen bir parantez açıp Hindistan ekonomisinin yapısına da kısaca bakmalıyız. 2020 verilerine göre Hindistan GDP’sinin %40’ını finansal servislerden gelmekte ki bu oranın yarısı bankacılıktan geliyor. Bence güzel bir dağılım. Türkiye’de finansal piyasalarda bankacılığın yerinin ağırlığından sürekli şikâyet ettiğimi yazılarımı okuyanlar bilir. Hindistan’da tasarruf oranları da yüksek seyretmekte, GDP’nin yaklaşık %35. Hindistan’ın da tıpkı Türkiye gibi stratejik bir konumu var. Hem daha doğuya; Çin, Japonya, Avusturalya; yakın hem de Arap Yarımadası, İran ve Avrupa’ya. Hindistan’ın da birçok hızlı ekonomi gibi önemli yapısal probleri mevcut; çevre kirliliği, Gini Katsayısı, yoğun yoksulluk. Bunlar ve ekonomik gelişimine etkisi ayrı bir iktisadi analizin konusu olabilecek derinlikte.
RBI’nın 2019-2021 vizyonunda ortaya koyduğu birçok kavramın (2FA, AFA, BNPL, BPSS, CCIL, CLS, CPFIR, CPS, DPI, e-BAAT, FMI, FSC, IMPS, INFINET, LEI, NACH, ODR, PvP, PAC, PPI, PSS Act, PSO, RTGS, SFMS, UPI, VPA – 1.6. ve 2.2. Bölümlerinde belirtilenler) aynen alınıp İstanbul Finans Merkezi Kanunu’na entegre edilmesi ve her bir kavram için bir projeksiyon oluşturulması da harika bir adım olacaktır. (Bu kavramların her biri aslında teker teker hakkında yazı yazılabilecek derinlikte, takip eden yazılarımda değiniyor olacağım.)
Hindistan 2025 vizyonunu beş kavram ile özetlemiş ki şapka çıkartıyorum: Integrity (bütünlük), Inclusion (kapsayıcılık), Innovation (İnovasyon), Institutionalisation (kurumsallaşma) ve Internationalisation (uluslararasılaşma). Aslında oldukça jenerik olmakla birlikte bu kavramları Hindistan Merkez Bankası’nın resmi raporunda görmek beni inanılmaz mutlu etti. Üstelik bu kavramlar sadece ödeme sistemleri için değil finansal piyasaların herhangi bir kesimi için temel indikatörler olarak her türlü iş planına entegre edilebilir. RBI yine bu hedeflerine nasıl değineceğini belirtmemiş, artık orası bizim hayal gücümüze kalsın.
Son olarak raporda dikkatimi çeken başka bir unsur ise IoT’lerin ödeme sistemlerini şekillendirmedeki önemine değinmeleri. Vizyon raporunda yer almamakla birlikte Hindistan’dan yakında IoT’ler için de sıkı bir takip planlamasını beklemeliyiz. IoT konusu giderek Blockchain’den daha belirleyici olmakta. Benim öngörüm dönüştürücü teknolojilerde Blockchain’in öne çıkacağı yönündeydi ancak görüyorum ki kolayı seviyoruz. Kendi fiziksel özelliklerimizde olduğu gibi emeklemeden yürüyemiyorsak, finansal piyasalarımızda da dönüşüm önce en kolay olanlardan başlayacak demek ki. Gelecek projeksiyonlarım için önemli bir geribildirim de vermiş oldum kendime böylece.
#ZeynepTuran, #FinancialInclusion, #Integration, #Inclusion, #Innovation, #Institutionalisation, #Internationalisation, #IoT, #AIZA
1,895 total views, 1 views today
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!