BaFin 2018 – 2019 Değerlendirmesi ve 2020 Beklentileri
Almanya düzenleyici kurumu BaFin (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht) tarafından hazırlanan ve Temmuz 2019’da kamuoyu ile paylaşılan 2018 – 2019 yılı değerlendirme raporu önümüzdeki 3 yıllık dönemde Almanya ve Avrupa piyasaları için önemli ipuçlarını bizlerle paylaşmakta. Genel olarak Brexit, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde gerçekleştirilen ve finansal piyasaları yakından ilgilendirecek düzenlemeler, MiFID II (Markets in Financial Instruments Directive), dijitalizasyon ve kara para aklama konularını detaylı bir şekilde inceleyen 200 sayfalık rapor 3. yılına giren Solvency II sermaye yeterlilik rejiminin Alman sigortacıları tarafından ne şekilde uygulandığına ve uygulanması gerektiğine yönelik de değerlendirmelerini bizimle paylaşmakta.
BaFin raporunu Avrupa Birliği üyesi ülkelerin düzenleyici kurumları tarafından hazırlanan yayınlardan ayıran birinci özellik Almanya’nın ortak sigorta pazarındaki payı. OECD tarafından en son 2017 yılı verileri ile hazırlanan sigorta sektörü değerlendirme raporuna göre 310,4 milyar Dolar brüt prim üretimi, 173,3 milyar Dolar hasar ödemesi, %24,7’lik yabancı yatırımcı oranı ve OECD ülkeleri toplamının %6,1’i kadar olan üretimi ile Almanya, sadece sektör lideri sigorta ve reasürans şirketleri ile değil, genel üretime katkısı ile de önemli bir konumda. Sigorta farkındalığının çok yüksek olduğu bu ülkede piyasayı düzenleyen kurumun değerlendirme ve öngörüleri dünya genelindeki diğer sigortacılar için de haliyle büyük önem taşımakta. 2012 yılından beri yakından takip ettiğim yıllık raporda yer alan önemli noktaları sizinle paylaşmak isterim.
Önceki senelerde olmayan ve ilk olarak 2018 yılı değerlendirmesinde karşımıza çıkan iki kavram büyük veri ve yapay zeka (BDAI – Big Data and Artificial Intelligence) ile Türkçe’ye dağıtılmış defter teknolojisi olarak çevrilen DLT (Distributed Ledger Technology) raporda geniş yer bulmuş durumda. Büyük veri yönetimi ve yapay zekaya ve sigorta sektöründeki uygulamalarına önceki yazılarda etraflıca değinmiştik. DLT ise başka bir yazıya konu olabilecek kadar ayrıntılı ve sigortacılık adına önemli bir konu, bu detaya önümüzdeki yazılarda değineceğim.
BaFin’in altını çizdiği birinci unsur finansal kurumlar için sadece bilgi işlem altyapılarına yönelik detaylı ve yeni yaptırımlar getirecek düzenlemelerin planlanıyor olması. Düzenleyici kurumun bu niyeti altyapının sigorta şirketleri için gelecek yıllarda daha da önemli bir varlık olacağının ve sektör için siber stress testlerinin gerçekleştirileceğinin habercisi. BaFin’in dikkat çektiği diğer bir nokta ise altyapı yetersizliği dolayısıyla Solvency II gibi önemli bir düzenlemeden ve Avrupa Birliği genelindeki tek pazar uygulamasından şirketlerin yeterli ölçüde faydalanamadığı. Tek pazar uygulaması ile birlikte gelmesi beklenen tek düzenleyici kurum mekanizamasının (SSM – Single Supervisory Mechanism) gerekliliği de bu vesileyle kamuoyuna hatırlatılmakta. Avrupa Birliği çerçevesinde sigortacılık kanunlarını da tekleştirmek isteyen ve Avrupa Komisyonu aracılığıyla ESAs (European Supervisiory Authorities) kanunu üzerinde çalışmaya devam eden ülkeler, gelecekte Asya ve Amerika piyasalarına karşı varlıklarının devamı için bu adımı elzem bulmaktalar.
Ve tabii ki dijitalizasyon. BaFin burada farkını ortaya koyarak diitalizasyonu sadece sigorta şirketlerine neler getireceği açısından değil, piyasanın düzenleyicisi olarak kendine neler getireceği açısından da değerlendirmekte. Yakından takip ettiğim İtalya, Avusturya ve İsviçre piyasaları içerisinde bu yaklaşım bir ilk! Bünyesinde bir CDO (Chief Digital Officer) pozisyonu oluşturan ve bütün süreçlerini dijitalleştirme yolunda önemli adımlar atan BaFin, hem veri yönetimi hem de şirket analizi görevlerini teknolojik gelişmelerle birlikte yenilemeyi planlamakta. Finansal piyasaların geleceğini dijital hizmetlerde gören BaFin, kendi geleceğini de bu yönde kurguluyor. Dijitalizasyonun artması ile birlikte sektör içerisinde sirayet riskinin (contagion risk) de arttığının altını çizen BaFin, VAIT (Supervisory Requirement for IT in Insurance Undertakings) ve BAIT (The Supervisory Requirements for IT in Financial Institutions) olarak adlandırılan ve bilgi işlem risklerini kontrolü amaçlayan iki düzenlemeyi de önceki yıllarda yürürlüğe almıştı.
Uygulamada üçüncü yılına giren ve raporda geniş yer bulan Solvency II de BaFin’in halen yakın takibinde. Risk türlerine göre farklı sermaye yeterlilikleri belirlemeyi esas alan düzenlemede faiz riskiyle alakalı EIOPA’ya iletilen düzeltmeler halen gerçekleştirilmedi. BaFin tarafından da sıklıkla tekrarlanan düzeltme taleplerine cevaplar için verilen tarih ise 2020. Ancak Komisyon ve Avrupa Parlamentosu’nun 2020 yılı gözden geçirmesi birçok risk türüyle ilgili değişiklik öngörmekte ve EIOPA, hesaplamalardaki kapsamlı bir yöntem değişimi yerine yıllara yayılan düzeltmelerin piyasa açısından daha faydalı olacağı görüşünde. BaFin’in yaklaşımı da bu yönde. Yani 2020 yılında Solvency II sahasında hem hesaplamalarda hem de raporlama standartlarında farklı bir atmosfer bizi bekleyecek.
Son olarak BaFin’in üzerinde durduğu ve benim de yüzde yüz katıldığım önemli bir kavramdan bahsetmek isterim: Riski azaltmak, paylaşmaktan iyidir. (Risk reduction is better than risk sharing). Çatısı altında olan finans şirketlerinin mevcut yapılarına ve kurumsal hedeflerine bu perspektiften bakan BaFin, Avrupa sigorta sektörünün geleceğinin de öncelikle bu kavram çevresinde şekillendirilmesinden yana. Sigorta sektöründe tek pazar uygulamasının devamlılığını da bu kavramın iyi işletilmesine bağlayan BaFin, her adımında sürdürülebilirliği dikkate aldığını da raporda sıklıkla belirtmekte. #BaFin, #EuropeanInsuranceMarket, #EIOPA, #EuropeanCommision, #SolvencyII, #CDO, #BAIT, #VAIT, #SSM, #ESAs, #BDAI, #DLT, #ContagionRisk, #ZeynepStefan
1,117 total views, 1 views today
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!