Tiran – Finansal Kapsayıcılık – Hırs

Tirana FinTech Hive’a katılmak üzere Arnavutluk’un başkenti Tiran’daydım. İlk defa bulunduğum Arnavutluk’ta iki günde gözlemlediklerimin bana çok farklı kapılar açtı. On-line toplantılardan dolayı uzun zamandır fiziki iş gezisi gerçekleştiremiyordum ve pandemiden sonra yaptığım bütün gezilerde de çocuklarım da benimle birlikte olduğundan gezerken kitap okumaya fırsat bulamıyordum. Bu defa Tiran’da yalnızdım ve elimde değerli Ömer Aras’ın kitabı hem şehri gezdim hem okudum hem de uzun uzun düşümdüm.

Finansal Yapı vs Sosyal Yapı

Arnavutluk ilginç bir ülke ve ne yazık ki birçoğumuzun iyi özellikleri ile tanımadığı bir ülke. İnsan kaçakçılığı, çocuklara karşı işlenen suçlar, kara para aklama ve Avrupa’nın kıyısında bir ülkede beklemeyeceğiniz ne kadar düzensizlik varsa burada. Kafamda bu soru işaretleri ile Tiran’da Alami’den sevgili Sevcan Ekmen’in moderatörlüğünde finansal piyasalardaki dijital dönüşümü konuşmak bana oldukça ironik gelse de bir yerden başlanması gerektiğini her zaman söylerim.

Arnavutluk ve dönüşen (!) ekonomisi ile ilgili bulabileceğimiz birçok kantitatif değer var internette. Benim gözlemlerim ise daha çok sosyal yapısıyla ilgili oldu (yani sosyoloji doktorasına hazırım demek ki) İnanılmaz yoğunluktaki araç kiralama şirketleri, İstanbul’dan bile daha güvensiz bir trafik ve inanılmaz kötü bir altyapı, yollarda yoğun elektrikli scooterlar, elektrikli bisikletler (ki bence bu düzensizlikten bıkan vatandaşların kendi çapındaki çözümleri bunlar) ve dikkatsiz sürücüler. Şehrin dokusuyla, bir doku var mı emin değilim, şehir merkezinin tam ortasındaki alakasız gökdelenler, camiler, katedraller, bir mahalle İtalyan esintili, bir mahalle Sovyet, yan mahalle ise Romen. İstanbul’un otuz sene önceki kötü bir versiyonu gibi. Arnavutluk’ta en büyük olmamasına rağmen İtalyan Intesa San Paulo Bank’in neden şehirde bu kadar çok şubesi olduğunu da sordum. Cevap ise çok ilginçti. Komünizm döneminde televizyon kanalı dışarıdan sadece İtalyan kanallarını çekiyormuş. Dolayısıyla birçok Arnavut İngilizce bilmemesine rağmen İtalyanca biliyordu ve genel olarak İtalyanca konuşarak anlaştım. Şehirde İtalyanca tabelalara sahip birçok dişçi de var ki, İtalyanlar sanırım Hırvatistan’dan sonra Arnavutluk’u keşfetmişler ucuz diş sağlığı hizmetleri için.

Konferansta finansal piyasalarındaki dijital dönüşümü konuşmakla birlikte genel olarak ‘yırtmak’ için en kısa yolu arayan bir ülke izlenimi bıraktı bende ve alınacak çok uzun bir yol olmadığını da görmüş oldum aslında. Çünkü insanlar kafa olarak çoktan hazırlar bence. Talep var ancak arz henüz yaratılmamış. 50 yıl boyunca komünist bir yönetimin yer aldığı ve 1990’lı yıllarda bu yönetim şeklini terk eden bir ülke olarak nakit kullanımı had safhada. Başkent Tiran’da bile kart ile ödeme yapılacak yerleri bulmak inanılmaz zor. Konferansta yer alan ödeme sistemleri yöneticileriyle kısa ancak oldukça verimli konuşmalarımızda da bırakın kredi kartını, banka kartının bile sadece ATM’lerden para çekmek için kullanıldığının ve finansal sistemde herhangi bir ürün veya hizmet ile yer almayan popülasyonun %30’lara yakın olduğunun altını çizdiler. Mikro sigortacılık ve finansman için en büyük bir potansiyel! Bununla birlikte Avrupa Birliği üyeliği için uyumlanma sürecini başlatmış olan ülke yönetimi, yakın zamanda hem bankacılık hem de ödeme sistemleri ile ilgili Avrupa Birliği düzenlemelerini hayata geçirmeyi planlamakta. PSD2 benzeri bir kanunun çıkışının çok yakın olduğunu da sözlerine eklediler.

Ne o kadar zor, Ne o kadar kolay

Konferansta ağırlıklı olarak dijital finans konuştuk ancak benim konuşmamda altını çizdiğim konular tanımlamalardan ziyade işin felsefesiyle ilgiliydi. Dijital finansa evrildiklerinde kendilerini nasıl bir hizmet veya ürün beklediğini sorduklarında cevabım 2019 yılında yazdığım bir yazıdan geldi: ‘Me-Free-Easy’; yani özelleştirilebilir, kesinlikle bedava ulaşabilecekleri ve anlamak için kimseye ihtiyaç duymayacakları ürünlerle şekillenen bir müşteri deneyimi. Ancak en önemlisi buna kesinlikle hazır olduklarını da sözlerime ekledim. Düzenleyici kurum tarafına ait soru işaretlerinde de haklıydılar. Çünkü komünist dönemin endişeleri ve ‘acaba geri döner mi?’ korkusu halen devam etmekte. Almanya ve İtalya’daki deneyimlerimi anlatmakla birlikte daha çok ve gururla Türkiye’de regülatif yapının nasıl yönetildiğinden bahsettim. Yakın zamanda Ömer Aras’ın ‘Deneyimler’ kitabında da okuduğum ve benim de uzun zamandır benimsediğim bir ilke: Rakiplere göre strateji geliştirilmez, sadece performans değerlendirme gerçekleştirilir. Sektör, düzenleyici kurum veya kritik başka bir sektör bileşeni için stratejinin kesinlikle farklı dinamiklere sahip bir yapıyla kıyaslama yoluyla belirlenmemesi gerektiğini düşünürüm. Metrikler olabilir ancak kesinlikle yeniden yorumlanmalıdır. Konuşmamda bunun altını birkaç kez çizdim. İki günde özümseyebildiğim kadarıyla Arnavutluk finansal piyasalarında bir dijital dönüşümün nasıl olması gerektiğini kafamdaki bu ilke ile şekillendirerek anlattım. Hızla ilerleyeceklerinden hiç şüphem yok! Ancak o platoya ulaştıktan sonra nasıl devam ederler, işte bundan emin değilim.

#ZeynepStefan, #TFH2022, #AlbanianEconomy, #PaymentSystems, #FinancialDeepening, #MicroInsurace, #FinancialInclusion

 1,333 total views,  1 views today

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published.