The New Activators in Insurance: Brokers

Sigortacılık sisteminde brokerlar, teminat hizmetleri alım ve satımına aracılık eden, işlemleri kendi adına olduğu gibi müşterisi olan kurum adına da gerçekleştiren ve bu işlemi önceden kararlaştırılan bir komisyon karşılığında yapan kurumlardır. Sigorta sektöründe faaliyetlerine önceleri sadece teminat sahibi ile teminat ihtiyacı olan kurum veya kişiyi bir araya getiren bir platform olarak başlayan brokerların sektördeki görevleri sektörün yapısı ile birlikte hızla değişmekte.

Değişen iklim, ısınan yerküre, artan nüfus ve sürekli genişleyen yerleşim bölgeleri ile birlikte günlük hayatımız artık birçok farklı risk içeriyor ve bu risklerin bazıları yıkıcı finansal etkilerinden dolayı teminat altına alınması gereken riskler. Bireysel müşterilerin yanı sıra özellikle kurumsal müşterilerin bu konudaki derdi büyük. Bünyelerinde çalışan yüzlerce personeli, sahip oldukları görünen veya görünmeyen varlıkları ile birlikte ticari faaliyetlerinin devamlılığını sağlaması gereken ve süreçte ticari mevcudiyetini bitirebilecek birçok riskle karşılaşan kurumsal şirketler için durum ne yazık ki biraz daha karmaşık. Hangi risklere sahip oldukları ve dolayısıyla hangi teminatlara ihtiyaç duydukları, bu risklerin hangi seviyelerde güvence altına alındığı ve hangi risklerin teminat altına alınamadığı gibi birçok ve aynı zamanda ticari faaliyet sahibi kişilerin çoğunluğuna göre önemsiz olan detayları bilmeleri ve teminat sağlayıcı sigorta şirketleri ile bu bilgiler ışığında iletişime geçmeleri, tam ihtiyaçları olan teminatları kabul edilebilir primlerle almaları ve bunu sahip oldukları her varlık için her sene tekrarlamaları gerekmekte.

İşte bu yönetilmesi zor süreçte risk sahiplerinin karşısına brokerlar çıkıyor. Müşterileri için sadece teminat sahibi ile teminat ihtiyacı olan tarafları birleştiren aracıdan öte müşterinin süreçlerini analiz eden, ihtiyaçlarını belirleyen, belki de müşterisi tarafından daha önce tespit edilememiş riskleri belirten ve bir anlamda katalizör işlevi gören brokerlar. Brokerlar sayesinde kurumlar sahip oldukları risklerin yönetimini bir nevi taşere ediyorlar ve kendi bünyelerinde bir risk yönetim ekibi kurmak yerine bu yönetimi brokerlardan bekliyorlar.

Bu anlamda brokerlar günümüzün anlaşılması güç risk ve teminat yapısında bir nevi “Google” hizmeti görüyor ve müşterinin ihtiyacını kolayca karşısına çıkarıyor. Bu nedenle broker sayısının, üretiminin ve verdikleri hizmetlerin çeşitlenmesi tam olarak sigorta sektörünün de büyümesi anlamına geliyor. Zaten veriler de bu büyümeyi destekliyor.

Ancak dünya ve Türkiye piyasasında brokerların sorumluluğu, ilgili teminatı bulmak ve müşteriye ulaştırmakla bitmiyor. Değişen sigortacılık şartlarında brokerların iş tanımları bir aracıdan ziyade bir risk danışmanının görevlerine doğru evriliyor. Gelişen sigorta piyasasında broker ölçeğindeki aracılardan beklenen standart risk yönetim sistemlerinden farklı olarak efektif maliyet analizi yapabilmeleri ve müşterileriyle “Know-how” transferi bazlı bir iş ilişkisi gerçekleştirebilmeleri. Dolayısıyla brokerlara sigorta sektörünün gelecekteki danışmanlık hizmetleri sağlayıcıları gözüyle bakmamız gerekmekte. Ayrıca müşterilerine devamlı bir risk yönetim sağlamaları ve müşterilerinin değişen iş süreçleri ile birlikte değişen risk yapılarına göre proaktif olarak hareket etmeleri gerekecek. Bu hareket biçimi brokerlar bünyesinde sektör bazlı “know-how” birikimini sağlayacak ve brokerların matematiksel analizlerle trendleri takip etmelerine yol açacaktır. Bu bilgiden hareketle brokerların sigorta sektöründe kompakt bir hizmet sağlayıcı olarak hareket edebileceğini, sigorta şirketlerinin ihtiyacı olan değerleme, analiz, ölçme, modelleme gibi farklı ihtiyaçları için tek bir broker bünyesindeki farklı hizmet birimlerinden sağlayabileceğini öngörebiliriz.

Ancak bu seviyede bir hizmet sağlayıcısı olabilmek için brokerların gerçekleştirmeleri gereken bazı hazırlıklar bulunmakta. Yapılan incelemeler, brokerların öncelikle iş süreçlerini standart uygulamalardan müşteri ihtiyaçlarına göre şekillenen bir yapıya kavuşturulmaları gerektiğini ortaya koymakta. Yeni iş fırsatları ile birlikte yeni risklerin ortaya çıkacağı kuralından hareketle, bu fırsatlarla alakalı müşteri taleplerini önceden öngörebilmeleri ve gerekli aksiyonları alabilmeleri de klasik yapılarında gerçekleştirilmesi gereken diğer bir değişiklik. Bilgi işlem alt yapılarını da bu analizleri yapabilmelerine olanak sağlayacak kadar geliştirmeliler ve özellikle sigorta piyasasında görülebilen “siyah kuğu” (black swan) ihtimaliyle baş edebilmeliler. Bu özellik ise beraberinde sigorta ve reasürans şirketleri gibi güçlü bir finansal yapıya sahip olmalarını gerektirmekte. Sigortacılık dünyasındaki yeni ürünleri ve gelişen piyasaları yakından takip etmeleri, ülkelerin ve piyasaların ekonomik, sosyal, teknolojik, politik ve çevresel gelişimleri (STEEP drivers – Social, Technological, Economic, Environmental and Political) ve yatırım yapılarıyla alakalı analiz yapabilmeleri de mutlaka sahip olmaları gereken diğer özellikler. STEEP bileşenleri arasında yer alan ekonomik analizler içerisinde özellikle sirayet riski (contagion risk) büyük bir öneme sahip. Gelişen ekonomik yapı ve küreselleşme ile birlikte tedarik zincirlerindeki kırılmalar (sadece üretim firmaları için değil, küresel anlamda birbirine bağlı hizmet firmaları da) öncekinden daha büyük bir maliyet yaratmakta. Brokerlar tarafından bu riskin iyi analiz edilmesi ve doğru araçlar kullanılarak engellenmesi (hedge edilmesi) olası bir hasar sonrası ortaya çıkabilecek hukuki anlaşmazlıkların ve beklenmeyen maliyetlerin önlenmesi için önem taşımaktadır.

 

Dünya ve Türkiye’de Brokerlar

Sigorta ve Reasürans Brokerları Derneği (SBD) verilerine göre Türkiye sigorta sektöründe şu anda aktif olarak faaliyet gösteren 138 broker bulunmakta. Toplam prim üretim değerlerine baktığımızda brokerların 2017 yılı içerisinde üretilen toplam 46,5 milyar TL üretimin yaklaşık 5 milyarını gerekleştirdiğini görüyoruz ki bu üretim %10,7’lik bir pazar payını ifade etmekte. 2016 yıl sonunda ise 40,4 milyar toplam üretimin 4,3 milyarını üreterek yine %10,7 pazar payı elde ettiklerini görüyoruz. Kısaca, sektörün %15 büyüme değerine uygun bir prim üretim artışı gösterilmiş. Dağıtım kanallarındaki çeşitlenmeye ve birçok şirketin direk satış yöntemlerini geliştirmesi ile birlikte diğer kanallardaki üretimlerdeki düşüşü dikkate alırsak broker kanalının 2017 yılını üretim açısından başarılı bir şekilde bitirdiğini söyleyebiliriz.

Dünyadaki dağılım ise çok çeşitli. Brokerlar Avrupa piyasasında üretimin %10’una, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmiş ülkelerde ise prim üretiminin %75’ine aracılık ediyorlar. Asya kıta ülkelerinde üretimde düşük bir paya sahipler. Meksika’da brokerların pazar payları %50, Brezilya’da ise sadece %7,5 oranında. Bulgaristan’da brokerların üretimdeki payı hayat dışı branşta %29, hayat branşında ise %20 civarında. Fransa’da hayat branşında üretim %20, hayat branşında ise %12 seviyesinde. İtalya piyasasında ise brokerların üretimi hayat dışı branşta %7,5, hayat branşında ise sadece %2.

Bu çeşitli oranların arkasında ise ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri, sigorta piyasalarının geleneksel yapısı ve müşterilerinin alışkanlıkları yer alıyor. Ekonomik gelişmesini tamamlayan, örneğin G-7 ülkeleri gibi ülkelerde, broker kanalından üretimin diğer dağıtım kanallarına göre yüksek düzeyde olmasını bekleyebiliriz. Bu ülkeler artan refah seviyesiyle birlikte birçok girişimciye ve kurumsal şirkete ev sahipliği yapıyor. Kısıtlı ve değerli vakitlerini kendi iş kollarını geliştirmenin dışında bir uğraşla harcamak istemeyen yöneticiler ise risk değerlendirme ve doğru teminatları iyi fiyata bulma gibi sorumluluklarını brokerlara devrediyor. Dolayısıyla brokerların gelişmesi ve sanayileşme ve gayrısafi milli hasılanın artması arasında da orta önemde bir korelasyonun söz konusu olabileceğini de söyleyebiliriz.

InsurTech ve Brokerlar

Brokerların sigorta sektöründe hak ettikleri öneme kavuşabilmeleri için InsurTech büyük bir öneme sahip. Zira, broker şirketlerinin yukarıda bahseetiğimiz atılımları yapabilmeleri için gerekli teknoloji desteği InsurTech ile ve üstelik sürekli azalacak maliyetlerle sağlanabilecek. Brokerlar, etkili veri yönetimleri, müşterilerine yakın duruşları ile kolayca fark edebilecekleri teminat talepleri ve geliştirecekleri inovatif ürünler ile sektörün yıllardır beklediği dinamizmi dağıtım kanalları alanında oluşturabilirler. Dünyada Sanayi 4.0 (Industry 4.0) ile değişen ekonomik yapıya baktığımızda hızlı balığın büyük balığı kolaylıkla yiyebildiğini görüyoruz. Yani InsurTech ile broker piyasasında sahip olunan uluslararası finansal güç veya farklı pazarlarda faaliyet göstermenin getirdiği avantaj önemini kaybetmekte. Inovasyon ve farklı düşünebilmenin getirdiği dinamik enerji sigortadaki bütün süreçler gibi brokerları da dönüştürecek ve karşımıza yepyeni bir broker modeli çıkaracak.

#STEEPDrivers, #Brokers, #RiskManagement, #ContagionRiskManagement, #InsurTech, #ZeynepStefan

 1,504 total views,  1 views today

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published.