İklim değişikliğinde yükselen bilinç!

Pandeminin giderek artan daraltıcı etkisi dolayısıyla şimdilik popülerliğini kaybetse de iklim değişikliği, etkisini her geçen gün arttırarak yanı başımızda durmakta. Dönülmez çevresel etkilerinin yanında ülke ekonomilerini ve genel üretim performanslarını da yakından etkileyecek iklim değişikliği gerçeğiyle alakalı son zamanlardaki en detaylı senaryo çalışması Swiss Re tarafından yayınlandı. Raporu gerçekleştirilen diğer araştırmalardan ayıran en önemli özellik ise etki analizinin senaryo ve değişken bazında yapılması ve kademeli artışın net olarak gözlemlenebilmesini sağlayan bir düzlemde okuyucuya sunulması.

Öncelikle risk yönetimi disiplini içerisinde olan bir yönetici olarak dönüştürücü teknolojileri ne kadar anlamaya çalışıyorsam iklim değişikliğini de benzer etkisinden dolayı aynı derinlikte incelemeye ve sigorta değer zincirindeki yansımasını öngörmeye çalışıyorum. Son 10 senedir birçok sigorta ve reasürans şirketi tarafından dikkat çekilen ve özellikle kolektif bir bilinç ve çözüm yapısının vurgulandığı iklim değişikliği ile mücadelede rotamız doğru olmasına rağmen performansımız henüz iki adım ileri bir adım geri şeklinde. Aralık 2015’te imzalanan ve Kasım 2016’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması ile uluslararası arenada ilk resmi karşılığını bulan, imza atan ülkelerin kısa vadeli popülist yaklaşımları nedeniyle bazen anlaşmadan çekildikleri, bazen de gerçekleştirmeyi taahhüt ettikleri faaliyetleri gerçekleştirmemeleri görülse de günümüze kadar inatla gelmeyi başaran bu çerçeve sözleşme en büyük desteği her zaman sigorta ve reasürans sektörlerinden gördü. Kapsamlı etkisini artan doğal afet hasarlarında ilk elden yaşayan, ülke yönetimlerini aksiyon almaları için her fırsatta göreve çağıran, mutlaka kısa vadeli çıkarlar üstü bir cevap planının oluşturulması gerekliliğini savunan ve maliyetin üründen çözüme tabana yayılması gerekliliğini dile getiren sektörümüz yine büyük bir değişimin eşiğinde inisiyatif alarak çözüme giden yolda başı çeken ekipte yer aldı. Bu açıdan kendimizle ne kadar gurur duysak azdır.

Rapordaki detaylara geldiğimizde önemli bir iktisadi analizin sonuçlarını görmekteyiz. Paris Anlaşması ile iklim değişikliğinin sıcaklık artışına etkisi +2 dereceden düşük olarak belirlenmekte ve ülkelerin karbon salınımlarını bu düzlemde kendi iktisadi gerçeklikleri çerçevesinde kontrol etmeleri beklenmekteydi. Bu senaryonun geçekleştiği en olumlu koşullarda bile iktisadi yapının dünya genelinde %4,2 oranında daralacağını öngören rapor, iklim değişikliğinin hiçbir şekilde geri döndürülemez olduğu gerçeğini bir kez daha gözümüzün önüne getirmekte. Bu süper olumlu senaryonun en çok kaybedeni ise %5,5 daralma ile Asya ülkeleri ve %4,7 ile Orta Doğu ve Afrika ülkeleri olacak. İklim değişikliğinin etkilerinin sıfıra indirildiği ve sıcaklık artışının 0 derece olarak kabul edildiği temel senaryoya kıyasla daralacak ekonomilerin sınıflandırıldığı bu çalışma bile yeterince kötü sonuçları öngörürken, sıcaklık artışının 2 derece olduğu, 2,6 derece olduğu ve son olarak 3,2 derece olduğu farklı üç senaryo ise bambaşka bir resim ortaya koymakta. Artışın iki dereceyi geçtiği durumda GSYIH’daki azalışın genel anlamda %11 ile %18,1 arasında değişeceğini öngören uzmanlar en kötü senaryo olan 3,2 derece artışta ASEAN ( The Association of Southeast Asian Nations – Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam’dan oluşan ülke birliği) bölgesinde %37,4 ve Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin ekonomisinde ise %27,6 daralma beklenmekte.

Swiss Re’nin çalışmasının ayrışan diğer bir özelliği ise sıcaklık artışında beklentilerin ve iktisadi üretime etkisinin bilinmeyen değişkenler çerçevesinde yeniden yorumlanması ve değişkenlerin sayısının artması durumunda üretime negatif etkisinin de kademeli olarak arttırılması. Örneğin sıcaklık artışının 2 derece olması ve senaryoda bilinmeyen değişken tespit edilmemesi durumunda daralma dünya genelinde %1,3 olarak öngörülürken, değişkenlerin beşe yükselmesi durumunda daralma %5,7’ye, ona yükselmesi durumunda ise %11’e ulaşmakta. Sıcaklık artışının 3,2 derece olduğu kötü senaryoda ise bilinmeyen değişkenin beş olması durumunda negatif etki %9,4, değişken on ise etki %18,1 olarak öngörülmüştür. En kötü senaryo olan 3,2 derece artış ve etki analizinin on bilinmeyen değişken ile sınandığı durumda ise yine ASEAN ülkelerinde daralma %37,4 ile en kötü değere ulaşırken, ASEAN’ı %27,6 ile Orta Doğu ve Afrika ülkeleri, %26,5 ile Asya ülkeleri takip etmekte. İklim değişikliğinin en düşük etkisi ise %9,5 ile Kuzey Amerika ve %10,5 ile Avrupa ülkelerinde ortaya çıkmakta.

Rapordaki kantitatif değişkenler birçok farklı senaryoyu ortaya koymakla birlikte sigorta ve reasürans şirketlerinin uzun zamandır altını çizerek dile getirdiği kolektif bir bilinç oluşturulması ve ortaya çıkacak faturanın geniş katılımlı bir konsorsiyum ile birlikte paylaşılması fikri bir kez daha dile getirilmekte. İktisadi yapının her parçasında iklim değişikliği ile savaşan her hizmet ve ürünün maliyetleri ortaya çıkarır şekilde farklı bir fiyatlama ile tüketiciyle buluşturulması, yakın zamanda artacak hasar baskısından dolayı zarar karşılama fonlarının oluşturulması, sigorta ve reasürans şirketlerinin sermaye yeterliliği rasyolarını bozmayacak şekilde iklim değişikliği nedeniyle yönetilemez hale gelen doğal afet hasarlarına karşı geniş kapsamlı önlemler alınması raporu okuyunca aklıma gelen ilk çözümler arasında. Bekleyip görmenin iklim değişikliğiyle mücadelede artık bir seçenek olmadığını verilere dayanarak gördüğümüz rapor, bize sigorta ve reasürans sektörlerinin ne kadar dönüştürücü olduğunu, sadece iktisadi yapı değil gezegenimizin geleceği için de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bütün çıplaklığıyla göstermekte!

#ZeynepStefan, #AIZAConsulting, #SwissREClimateChange, #ClimateChange, #TheParisAgreement, #ASEAN.

 1,507 total views,  5 views today

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published.