AKIŞ – aktım, akıyorum, yine akarım!

Bayılırım ‘link’lemeye. Üşengeç olduğumdan değil, yeni formlar vermek hoşuma gittiği için. Bu yüzden sigortayla finansal derinleşmeyi linklerim, inovasyonla İslami iktisadı linklerim, ödeme sistemleriyle finansman opsiyonlarını linklerim, koçlukla mentorluğu linklerim. (multi tasking ile karıştırılmasın lütfen, o kadar sığ değil)  Prof. Csikszentmihalyi’nin Akış kitabını da Albaraka’da tanıdığım harika mentorumun tavsiyesiyle bu çerçevede okudum. Hem sevdiklerim için, hem akademik hayatım için, hem de kariyerim için bu üç çok ayrı ama çok bağlı perspektiften neler kazanabilirim ve ileride başkalarına da kazandırabilirim diye okudum.

Aktı gitti diyemem, genel olarak ‘kişisel gelişim bla bla’ kitaplarına karşı olan önyargımdan. Ancak Prof. Csi bu kadar önyargımla beni öyle bir çekti ki sonrasında gerçekten aktı gitti kitap adı gibi.

Kitapta çekilmeye çalışılan derinlik çok ilginç, sanki elinizin altında her şey varken, kolayca ulaşabilecekken zor yoldan gitmenin verdiği acı, ıstırap ve sonunda müthiş haz – yani akış. Okurken çok farklı kişiler de geldi aklıma, mesela iki büyük ailenin iki genç üyesi. Birisi bu geniş imkân denizini daha fazla kadınla birlikte olmak için kullanıyor, diğeri de bu maddi gücü o kadar akıllıca yönlendiriyor ki inanılmaz niş alanlarda yüksek hazza imza atabiliyor. Ne kadar yakın kaynaklarla ne kadar uzak sonuçlar. Tümden gelim gibi düşünün, aşağıda benim kitaptan çıkardığım sonuçları, ki ilk defa bir kitaptan böyle maddeleri sıralıyorum, bulacaksınız. Nasıl gerçekleştireceğimiz konusu ise sınırsız değişkenlikteki metotlarla bize bağlı.

Temel Hedef: Özlerin bütünlüğünü korumalı ve sürekli hayatın üzerinde nasıl ustalaşacağını düşünmeliyiz. Kendine odaklı olmayan bireyselciliğimizi oluşturmalı ve çıkarcı olmayan güçlü amacımızı yaratmalıyız. Belleğimizi bilgi kalıplarıyla doldurarak, otonom yani kendi kendine yeten biri olmayı amaçlamalıyız. Böylelikle iç güdüleriyle motive olan bir hayvandan bilinçli, hedef odaklı ve becerikli bir insana dönüşeceğiz.

  1. Akış: Akış, bilinçte düzendir.
  2. Bilinç: Özümüzü güçlendirmeli, bilincimizi kontrol etmeliyiz. Bilinç katı bir doğrusal sistem değildir. Döngüseldir, nedenselliği vardır. İnsan kendi bilincinin akışını mümkün olduğunca sık bir biçimde yaşayacak şekilde organize ettiğinde hayat kalitesini inanılmaz arttırır.
  3. Deneyim: Amaç deneyiminin iradeyle dönüştürülebilmesi ve dönüşümsel başa çıkmada ustalaşmaktır. Hayatımızın kalitesini iyileştirmek için deneyimimizin kalitesini iyileştirmeliyiz. Optimum deneyim için ihtiyacımız olanlar: netlik – derin konsantrasyon – tercih – bağlılık – yüksek ve dengeli zorluklar – beceri.
  4. Dikkat: Elimizdeki aktiviteye odaklanarak diğerlerinin görmediği yerlerde eylem fırsatlarını görmeliyiz. Dikkat özümüzü şekillendirir ve karşılığında onun tarafından şekillendirilir. Dikkat süreçlerini iyi kontrol etmeliyiz, kendi isteğimizle bilincimizi kapayabilmeli ve dikkatimizi verimsiz ve olumsuz olaylarla meşgul etmemeliyiz. Çünkü dikkat deneyimin kalitesini iyileştirmek için en iyi araçtır.
  5. Enerji: Psişik enerjimizi harcayarak hazza ulaşmalıyız ve bu aktivitede kaybolmalıyız. Psişik entropiyi ise mümkün olduğunca azaltmalıyız. Enerjimizi çevreye sahip olmaya değil onunla uyum içinde yaşamaya harcamalıyız.
  6. Haz: Haz, sıkıntı ve endişe arasında ve zorluklar kişiyi harekete geçme kapasitesiyle dengelendiğinde ortaya çıkar. Onu kontrol ettiğimizde ve daha büyük bir karmaşıklığa doğru geliştirildiğinde ise artar.
  7. Hedef: Öyle bir nihai hedef bulmalıyız ki bir ömür boyunca psişik enerjimizi harcamaya değecek zorlukta olsun.
  8. His: Seçilen hedeflere dayanarak yeterince güçlü bir ön his geliştirmeliyiz.
  9. Karmaşıklık: Artan karmaşıklığa bağlı artan hazzı amaçlamalıyız.
  10. Kontrol: Nihai kontrol bilincin içeriğini belirleme özgürlüğümüzdür.
  11. Ototelik: En kısır ortamda bile akış deneyimini yaratabilme becerisidir, kendine yeten hedefleri olan özdür.
  12. Öz: Öz hedeflerin toplamı ve düzenidir. Kişi hedeflerini değiştirirse özü de değişir. Eski hedefler değiştirilmedikçe entropiye yani iç çatışmaya dönüşür. Özün bütünlüğü, nötr ve yıkıcı olayları alıp onları olumlu olaylara dönüştürme becerisidir.
  13. Ruh: Ruhumuz her zaman erdeme uygun etkinliklerde olmalı.
  14. Sınav: Nadiren sıkılan, anın zevkini çıkarmak için sürekli hoş bir çevreye ihtiyacı olmayan kişi yaratıcı bir hayata ulaşma sınavını geçmiştir.
  15. Sonuç: Nereden başladığın önemli değil; hedefini seç, becerini geliştir ve konsantre ol.

#ZeynepTuran, #AIZA, #AboutMe

 2,140 total views

Müthiş Zamanlama

Yine harika bir türbülanstayız. Tıpkı 2014 yapımı ‘Noah’ filmindeki bir sahne gibi, geminin kapısı kapanıyor ve kamera birden yükseliyor, anlıyoruz ki aslında bütün dünya fırtına bulutlarıyla kaplanmış durumda. Avrupa ve Asya piyasalarının tartıştığı konuları görünce ben de benzer bir hisse kapıldım ve tıpkı İtalya’daki ilk yılımda (2012) olduğu gibi bir kere daha ‘ne müthiş zamanlama’ dedim.

Sigortacılıkta Rasyonaliteler

Sigortacılar olarak biz hem güzel ülkemizde hem de dünya genelinde, enflasyonist baskılarla boğuşuyoruz, artan hasar maliyetlerini fiyat elastikiyetinin inanılmaz düşük olduğu prim bedelleriyle yönetmeye çalışıyoruz, bir yandan daha kapsayıcı ve inovatif sigortacılık yapabilmek için fon havuzumuzu büyütmeyi amaçlıyoruz ancak sigorta yılını (UW-Y) genellikle ve ne yazık ki ekside kapatıyoruz. Solvency II gibi sermaye rejimleri yatırım alanlarımızı daraltıyor ve bu da yetmezmiş gibi E.S.G. benzeri yeni paradigmalarla dünyanın gidişatına yön vermeye çalışıyoruz. Bir yandan iklim değişikliği gibi ne olacağı belirsiz ve bütün oyunu şekillendirebilecek güçte makro değişimlere dalgakıranlar gibi en önden maruz kalıyoruz, diğer yandan da siber riskler gibi insan eliyle felaketlere (man-made disaster) direniyoruz. Bu makro çerçevenin ‘sürdürülebilirliği’ yetmezmiş gibi, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlik, hammadde fiyatlarında ortaya çıkan baskı, farklı politik risk bölgelerinin oluşabilmesinde artan ihtimaller, yeni pandemi döngülerinin varlığı gibi yüksek risk algıları da resme ekleniyor. Ne müthiş bir kaptanlık bu belirsizlikte yol almak! Neyse ki bazıları ‘iyi kaptan dalgalı denizde belli olur’ mottosunu halen taşıyor, yoksa sektör olarak CEO bulmakta hayli zorluk çekecektik.

Sigortacılıkta Rasyonalizasyon

Bu dalgalı deniz biz iktisatçılara normal zamanlarda yakalayamayacağımız bağlar da göstermekte. Örneğin elementer branş için nominal faiz oranları ile bileşik rasyo arasındaki yakın korelasyon. Özellikle Kıta Avrupası piyasasında artan enflasyonist baskı ile sigorta ve reasürans şirketlerinin artan bileşik rasyolarını bu sefer nasıl yönettiklerini de yakından takip edebileceğiz. Yatırım performansını enflasyondan daha fazla arttırabilmeyi başaracak olan şirketler operasyonel etkinliklerini arttırmayı, maliyetlerini azaltmayı ve olabildiği kadar süreçlerini ‘dijitalize etmeyi’ bu sıkışık zamanlarda daha çok deneyeceklerdir. (Çok garip, bu cümleleri 2016 yılında InsurTech’le tanıştığım ilk yılda da kurmuştum.) Yani yumurta kapıya dayanmadan aksiyon almamak sadece Türklere özgü değil!  

Penetrasyonu düşük dolayısıyla yüksek potansiyel vaat eden bizim gibi piyasalarda ise durum bence bir nebze daha iyi. Avrupa sigorta ve reasürans piyasasındaki operasyonel karlılık ve bileşik rasyo baskısı gelişmekte olan piyasalara aktarılacak daha yüksek reasürans kapasitelerini ve farklı risk türlerini teminat altına alabilecek yenilikçi ürünleri beraberinde getirebilir. En azından finansal piyasalardaki ‘büyük abi nezle olursa biz zatürre oluruz’ mottosunun sigortacılıkta, şimdilik bu konjonktürde işlemeyebileceğini de rahatlıkla söyleyebilirim.

Bir zamanlar herkesin korkarak kaçtığı ve portföylerini devretmek için yarıştığı hayat branşını ise altın günler beklemekte. Çünkü Avrupa’da enflasyon şimdilik kontrollü şekilde yükseliyor ve fon birikiminin en kolay yapılabildiği alan olan hayat branşı da kabuk değiştirerek artık karlı bir alan olmaya başlıyor. Keşke 2016’da sürü psikolojisine karşı durabilecek bir ekonomist çıkıp negatif enflasyonun da sürdürülebilir olmadığını, E.C.B.’nin yakın zamanda doğru yolu bulacağını ve hayat branşı için bile avantajlı bir projeksiyon çizilebileceğini söyleyebilseydi. Kimse dinlemezdi belki ancak birileri, mesela 2016 yılının Michael Burry’si, mutlaka dinlerdi. Nedendir bilinmez, inanılmaz konservatif ve geriden gelen bulduğum E.I.O.P.A. ve E.C.B.’den de devrim niteliğinde açıklamalar ve sektörü rahatlatacak regülasyonlar bekliyorum. Bakalım zaman hangimizi haklı çıkaracak?

#ZeynepTuran, #AIZA, #PriceElasticity, #SolvencyII, #ESG, #ClimateChange, #EIOPA, #ECB, #LifePortfolio, #Penetration, #CombinedRatio, #CyberRisk, #Sustainability

https://www.paraanaliz.com/2022/yazarlar/zeynep-stefan/zeynep-stefan-muthis-zamanlama-g-35939/

 1,660 total views

Emin Adımlarla Gelen: ILS

Finansal piyasaların sistemsel risklerinden uzaklaşarak yatırımcılara parlak bir alternatif sunan ILS (insurance-linked securities / sigorta temelli tahviller), iklim değişikliği ve küresel enflasyonist baskıdan bunalmış sigorta sektörü için önemli bir kurtarıcı olma rolüne her geçen gün daha çok soyunmuş durumda.

Nasıl Parladı?

Peki birkaç yıl önce ‘nice-to-have’ olarak sınıflandırılan ve bırakın kendine özgü bir yatırım ekibine sahip olmayı sosyal sorumluluk projesi gibi ’40 yılda bir’ ihracı gerçekleştirilen bu yatırım aracı nasıl sigortacıların 2022 yılı kurtarıcısı haline geldi?

Yoğun bir uzmanlık isteyen ILS ürünleri baştan sona risk ve gerçekleşme yüzdelerinin minimum hata payıyla belirlenmesi gereken, reasürör limitlerinin aslında karlılığın temel bileşeni olduğu karmaşık bir yatırım ürünü. Önceki dönemlerde kolaylıkla gerçekleştirilememesinin önemli nedenlerinden biri sigorta sektörünün genelinde kullanılan yetersiz analiz yöntemleri ve yatırım gelirlerine aslında çok ihtiyaç duymamalarıydı. Ancak artan enflasyonist baskı, Covid-19 pandemisi ve iklim değişikliği gibi makro değişkenler nedeniyle katlanan hasar maliyetlerini daha fazla yönetemeyen sigortacılar için vakit etkin süreçler vakti. Bununla birlikte, giderek daha çok dijitalleşen süreçler ile gerçek riske en doğru fiyatın belirlenmesine (sigortacılığın temel kanunu: ‘Not the risk, but the price!) daha çok yaklaşılması ILS’yi de yaygınlaşabilir bir yatırım alternatif haline getirdi. Talebin ardındaki diğer bir etken ise özellikle Solvency II sermaye rejimi sonrasında likidite özelliği az olan birçok yatırım alternatifinin devre dışı bırakılması ve E.S.G. etkisi dolayısıyla kâğıt üzerinde ‘çekici’ görülen birçok opsiyondan vazgeçilmesi.

Ne kadar derinleşebilir?

Sigorta sektörü yatırım alanında emekleme dönemini henüz geçtiğinden ILS’nin ikincil piyasasının beklenen derinliğe ulaşamamasını, özellikle 2008 resesyonundan sonra, olumlu bir özellik olarak kabul etmeliyiz. Bankacılık gibi yüksek kapasiteye sahip bir sektörü bile sallayarak kapsamlı bir finansal çözülmeye yol açan kaldıraç özelliğinin henüz yolun başındaki ILS’ye erken uğraması aslında tercih edilen bir durum olmasa gerek. Ancak bu bakir alan ne kadar korunabilir? Pek uzun değil! Dolayısıyla çok yakın bir tarihte ikincil piyasaların son sürat gelişiminden de bahsediyor olacağız.

Sektörde ise vizyoner özelliğini yine konuşturan Swiss Re, işi sadece ILS oluşturmak olan SEC (A.B.D. sermaye piyasası düzenleyici kurumu) onaylı bir yatırım şirketi kurdu bile. Ne kadar parlak bir fikir! Üstelik organik olarak Swiss Re bünyesinde olmakla birlikte hukuki olarak bağımsız konumlandırılan bu şirket öncelikle doğal afet tahvil (CAT Bond) ihracı üzerine yoğunlaşacak ve bu hizmetini farklı sigorta ve reasürans şirketleri için de ‘white-label’ olarak verebilecek. Yani tahvilin üstünde farklı bir sigorta veya reasürans şirketi görmekle birlikte aslında bütün yatırım operasyonunu Swiss Re yürütüyor olacak. Tabi buradaki çıkar çatışmasının nasıl yönetileceği çok önemli bir performans göstergesi. Bu iş modeli ise sigorta sektöründeki sınırlı kaynakların etkin kullanımına yönelik harika bir adım daha atılmış olacak. Swiss Re benzer bir iş planını daha önce IptiQ ile hayat branşında da gerçekleştirmiş ve piyasayı sallamıştı. Başarıya ulaşmış bu parlak fikrin farklı branşlar için de geliştirilmesini yakın zamanda bekleyebiliriz Zürih’teki meslektaşlarımızdan. Ya da onları beklemeden biz Türkler benzersiz hızımızla da gerçekleştirebiliriz, ne dersiniz?

#ZeynepTuran, #AIZA, #ILS, #NottheRiskbutthePrice, #CATBonds, #SolvencyII, #ESG, #ClimateChange

https://www.paraanaliz.com/2022/yazarlar/zeynep-stefan/zeynep-stefan-emin-adimlarla-gelen-ils-g-35615/

 1,356 total views